Gençlere...
In Eğitim25 Nisan 2013 Perşembe
Onu görmemen mümkün değil. Kalkınmış ülkeler, sana tepeden bakıyorlar. Sen sana tepeden bakan o ülkelere canını atmak için uğraşıyorsun. Bir zamanlar, o ülke insanları sana hayrandı, şimdi sen onlara hayransın. Bir zamanlar, onlar senin memleketini öve öve bitiremiyorlardı. Şimdi sen onları övüyorsun. Avuç avuç dağıtırken avuç açan oldun. Kimse avuç açana gıpta ile bakmaz. Kötü yöneten kötü insanlarla bu memleket kötürüm hale getirildi. Bundan dolayı sadece sen değil, senin çocukların da değil senin torunların bile bugünden borçlu. Sadece paran değil ismin de itibarsız oldu.
Bin türlü yalanla ortaya koydukları şunlardan ibaret. Kifâyetsiz ekonomi, kifâyetsiz eğitim, kifâyetsiz siyaset. Üç asırdır yokuş aşağı gidiyorsun. Bu düşüşün durması sana bağlı. Her milletin bir serveti var bu milletin serveti sensin. Bu yüzden dikkat et sen bozulmak isteniyorsun. Yıkılmak isteniyorsun. Ruhen genlerinle oynanıyor. Mankurt yapılmak isteniyorsun. Hedefleri, millî, ailevî, tarihî, edebî, harsî ve dînî... ne varsa senin onlara yabancılaşman. O yüzden bunları küçümsüyor, alay ediyor, yeriyorlar.
Okullar sana çok şeyi veremiyor. Ebeveyn de öyle. Mahalle de öyle. Bütün yük yine sana kalmakta. Sen, seni kendinden, arkadaşından, milletinden hatta insanlıktan sorumlu tutmalısın. Bunun için de kendini yetiştirmelisin. Yük olan değil, yük çeken olmalısın. Yol gösterici rehber ve kurtarıcı olmalısın. Ülkemi ben kurtaracağım demelisin. Hedefin yüksek, elinde tuttuğun meşalenin aydınlığı gür olmalı. Bu meş’aleyi çoğaltmalısın.
Başı dik bir milletin bugün başı önünde.
Ne Orta Asya’nın, ne Kafkasların, ne Orta-Doğunun, ne Anadolu’nun, ne Balkanların başı dik. Onlara başlarını eğdiren sebep ne olabilir? Bu sebepler sürüyle. İşte sen onları araştıracak, tahlil edecek, yalanları aşarak seni bekleyen bu bölge insanlarının elinden tutacaksın. Bu saydığımız coğrafya istendiği kadar siyaseten ayrılsın. Tarih onları tekrar birleştirir. Onların birlikten öte şansları yoktur.
İnsan doğar, büyür ve ölür. Bu bütün canlılar için böyledir. At da, ot da doğar büyür ve ölür. Seni attan ve ottan ayıran bir fark olmalı. O, taşıyacağın yüksek fikirlerdir. O yoldaki gayretlerindir. Hiçbir kahraman ilk günden kahraman sayılmadı.
Er-geç bir mesleğin olur. Bizim dediğimiz meslek değil, maksattır. İşte insanı attan ve ottan ayıran fark bu maksattır. Kafanı, keseni ve kalbini zenginleştirmek zorundasın. Onun için de çok çalışmak borcundasın.
Derlen, diril, toplan ve ayağa kalk.
Bu ölü toprağı yeter.
Ayaklarının altında aşağılık duygusu, kartal bakışlarıyla ufuklara doğru bakıp geçmişin ve geleceğin hesabını yapan ipek kalpli, çelik iradeli genç!..
O genç sen misin? Hasretinde olduğumuz o genç, sen olmalısın. Zil çalıyor. Sınıfına koş ve o genç, sen ol!.. İstersen olursun. Yeter ki iste. Bu zincirler kırılmalı.
Entellektüel Boyut
Rahim Er
Türkiye Gazetesi
10 Eylül 2001 Pazartesi
Related Posts:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder