Hoş geldin bayram.
Serin bir gece daha düne gömerken kendini;
Beni, dudağımdan öpüşü gibi kahvemin...
Ve içimi ısıtışı gibi...
Hoş geldin.
*
Hoş geldin bayram.
“El kuzusu” bir koç bıçağa terk ederken kendini...
Ve terk edişlerin, “kavuşmalar” olduğunu hatırlatarak;
İçimi yakışı gibi...
Hoş geldin.
*
Hoş geldin bayram.
“Sükûneti susturmaya” paralarken kendini...
Kurulu saatlerin, korkmuş kuş sürülerinin çılgınca havalanışı, ve;
Son haykırışı gibi...
Hoş geldin.
*
Hoş geldin bayram.
Bitmez bir sevda ile zemine vururken kendini...
Zamanın; örse inen çekicin, aradaki çeliği aklından çıkarışı...
Beni mekâna çakışı gibi!
Hoş geldin.
*
Hoş geldin bayram.
Sonu olan âlemde sonsuzluğa gark ederken kendini...
Bir tas çorba, bir hırkanın saadetiyle, ıssız dağ başlarındaki loş odasında “Yaradan”ı arayan gözü yaşlı bir dervişin yalvararak;
Avuç açışı gibi...
Hoş geldin.
*
Hoş geldin bayram.
Tek sayfalık, ama ciltler dolusu kitaplar gibi okunmaya sunarken kendini...
İpek ipliklerden ince köklerini, çelik hançerler gibi kayalıklara saplayan minicik, minicik bir çiçeğin;
Dağlara baş kaldırışı gibi...
Hoş geldin.
*
Hoş geldin bayram.
Bitmez yolları dürüp, koydun heybene ve tıklattın kapımızı;
Gelişler kadar hoş geldin.
Hoş geldin bayram.
Bir bebeğin yüzünü gül bahçesine çeviren ilk tebessümler;
Gülüşler kadar hoş geldin...
Hoş geldin.
Stop
Muammer Erkul
20 Aralık 2007 Perşembe
Türkiye Gazetesi
Related Posts:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder