Şiir

Şiir
Ben Osmanlıyım

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Hayatta İki Şey

Türkçe... (Mi?)

Türkçe... (Mi?)
Tehlike...

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi…

Tarhana çorbasının sırrı

10 Şubat 2010 Çarşamba

İftar saatinin erken olduğu şu Ramazan günlerinde, “evde yenen akşam yemeğinin hasretiyle”, eski bir yazımı arzediyorum...
Bence tam zamanı çünkü...
* * *
Bazı lüks restaurantlar vardır...
Bazı lüks oteller...
Orada parayı yediğiniz yemeğe değil, güya aldığınız hizmete ödersiniz. Orada masa örtüleri pahalıdır. Orada garsonların aylıkları yüksektir. Oradaki porselenler, çatal kaşık takımları ithaldir...
Sıradan vatandaş mönüden bir şey anlamaz. Çoğu zaman yabancı dil bilmek bile kafi değildir...
Ve yemekler lezzetli değildir... Oraya gidenler zaten bunu umursamaz...
Umursayamaz...
Farkedemezler çünkü...
Mide ile işkembe arasında fark vardır çünkü...
Oralar midelerin değil, komplekslerin tatmin yerleridir...
Bazı lüks restaurantlar dedim...
Hepsi değil tabii...
* * *
Bazı lüks insanlar vardır...
Etiket kokarlar...
Gözlükleri pahalıdır. Çakmakları ve saatleri de... Uzaktan baktığınızda -eğer hareket etmiyorlarsa- saygıdeğer insan görüntüsü verirler.. Ama en ufak hareketlerinde veya konuşmalarında, çuvala sokulmaya çalışılmış bir mızrakla karşı karşıya olduğunuzu anlarsınız...
Bir şeyler akar, bir şeyler dökülür... Tablo bozulur... Manzara sırıtır...
Yerli yerinde olmayan bir şeyler vardır.
O pahalı gözlüklerin, saatlerin, gömleklerin ve kıyafetlerin mağaza vitrinlerindeki cansız mankenlerde bile daha sıcak, daha anlamlı durduğunu düşünürsünüz. Şıklığı aksesuarlar sağlıyorsa, içindekinin şık olmadığı gerçeği ortaya çıkar...
İşin kötüsü onlar bunu da farkedemezler...
Oldu zannederler...
Oldum zannederler...
Bazı lüks insanlar vardır...
Etiket kokarlar...
Hepsi değil tabii...
* * *
Bazı evler vardır... Geniş evler... Gösterişli evler... Zengin evler... Eşyaları topluca alınmıştır... Dekoratörlere danışılmıştır. O eşyalar kıyafetler gibidir... Modaya ve mevsime göre değişirler... O eşyalar eskime asaletini yaşayamazlar...
O eşyalar yaşayamazlar...
O eşyaları yaşayan da yoktur...
Bazı evler vardır...
Lüks oteller gibidir...
Akşama tarhana pişiren, çorbanın yanına sürpriz hazırlayan anne yoktur...
Akşama evdekiler için üç-beş bir şeyler almanın telaşı ve gayreti içinde eve dönen baba yoktur.
Akşam babasını gözleyen çocuk veya çocuklar ve akşam yemeğini mutluluğa dönüştürecek aile duyguları yoktur...
Bazı lüks evler vardır; lüks oteller gibidir...
Hepsi değil tabii...
* * *
Bazı lüks evler, bazı lüks restaurantlar ve bazı lüks insanlar vardır... Bu üçgenin derininde yaşanan ortak kader mutsuzluktur...
Çaresini bir türlü bulamazlar...
Bir türlü satın alamazlar...
Ve farkında oldukları ama çaktırmadıkları tek şey de budur: Mutsuzluk....

Dünya Hali
Murat Başaran
25 Aralık 1999 Cumartesi
Türkiye Gazetesi

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

2009 ·Vefâ Arşivi by TNB