Şiir

Şiir
Ben Osmanlıyım

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Hayatta İki Şey

Türkçe... (Mi?)

Türkçe... (Mi?)
Tehlike...

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi…

Bu yazı oldu mu şimdi?

9 Şubat 2010 Salı

Ya arayış biterse?
Mükemmellikle ilgili olarak sorulması gereken en hayati soru budur.
“Her şey mükemmel. İşlem tamamdır!”
Böyle bir “son”u düşünsenize...
Mükemmellik eşittir kusursuzluk...
Varılabilir mi?
***
Kulağa hoş gelmiyor.
Mükemmele ulaşma iddiası için söylüyorum. Çabası için değil...
Ve mecaz olarak kullanılması da değil kastım.
“Mükemmel” sıfatının, iltifat ve takdir hislerine tercüman olmasında bir problem yok. Bunu iddia etmek ve inanmak asıl mesele...
Olabilir mi?
Mükemmele ulaşılabilir mi?
***
Mükemmel bir pasta!
Hadi ye ve pasta maceranı ömür boyu bitir. İnanırsan; ömrün boyunca daha iyi bir pastayla karşılaşmayacağına, daha iyi bir pasta lezzetini tatmayacağına da inanıyorsun demektir.
***
İçinde arayış heyecanı olmayan, ulaşma gayreti bulunmayan hiçbir şey değerli değildir halbuki.
Ne kadar şık durursa dursun!
Ne kadar bütün görünürse görünsün!
Çünkü sadece duruş ve görüntüden ibarettir.
“Ben mükemmelim” iddiası, nefsin kışkırtmasıdır.
Herkes kendi bakış açısından, kendi inandığı tarife göre, kusursuzluğun terkibini oluşturmaya çalışır. Kimileri için kalite ve marka giysiler en önemli parçadır bütünü tamamlamak için.
Kimileri için ise “tevazu” sergilemek...
Tevazu sahibi olmaktan bahsetmiyorum.
Arayışın bittiği yerde iddia başlar:
“Ben mükemmelim!”
***
“Kusursuz bir roman!”
Çekilir mi? Ondan sonraki bütün romanlar, onunla kıyaslanmak için okunacaktır!
Böyle bir yorgunluk çekilir mi?
En iyi romancılar, her seferinde daha iyi romanı arayan romancılardır.
***
“Ben oldum!” veya “Bu oldu!” iddiası, daha iyi olmak ve daha iyiyi bulmak ihtimalini öldürmek ve dolayısıyla cinayet işlemek değil midir?
***
Daha iyi olmak ve daha iyiyi bulmak arayışının motoru “ihlas”tır.
Yani samimiyet...
Bu mükemmeli arayıştır ve sonu yoktur.
Belki de mükemmel olan budur.
Aramak ve yetinmemek...
***
Hepimiz nefs sahibiyiz; bu endişe verici...
Ama Allah’tan aynalar var her sabah baktığımız ve yalan söylemeyen...

Ya arayış biterse?
Mükemmellikle ilgili olarak sorulması gereken en hayati soru budur.
“Her şey mükemmel. İşlem tamamdır!”
Böyle bir “son”u düşünsenize...
Mükemmellik eşittir kusursuzluk...
Varılabilir mi?
***
Kulağa hoş gelmiyor.
Mükemmele ulaşma iddiası için söylüyorum. Çabası için değil...
Ve mecaz olarak kullanılması da değil kastım.
“Mükemmel” sıfatının, iltifat ve takdir hislerine tercüman olmasında bir problem yok. Bunu
iddia etmek ve inanmak asıl mesele...
Olabilir mi?
Mükemmele ulaşılabilir mi?
***
Mükemmel bir pasta!
Hadi ye ve pasta maceranı ömür boyu bitir. İnanırsan; ömrün boyunca daha iyi bir pastayla karşılaşmayacağına, daha iyi bir pasta lezzetini tatmayacağına da inanıyorsun demektir.
***
İçinde arayış heyecanı olmayan, ulaşma gayreti bulunmayan hiçbir şey değerli değildir halbuki.
Ne kadar şık durursa dursun!
Ne kadar bütün görünürse görünsün!
Çünkü sadece duruş ve görüntüden ibarettir.
“Ben mükemmelim” iddiası, nefsin kışkırtmasıdır.
Herkes kendi bakış açısından, kendi inandığı tarife göre, kusursuzluğun terkibini oluşturmaya çalışır. Kimileri için kalite ve marka giysiler en önemli parçadır bütünü tamamlamak için.
Kimileri için ise “tevazu” sergilemek...
Tevazu sahibi olmaktan bahsetmiyorum.
Arayışın bittiği yerde iddia başlar:
“Ben mükemmelim!”
***
“Kusursuz bir roman!”
Çekilir mi? Ondan sonraki bütün romanlar, onunla kıyaslanmak için okunacaktır!
Böyle bir yorgunluk çekilir mi?
En iyi romancılar, her seferinde daha iyi romanı arayan romancılardır.
***
“Ben oldum!” veya “Bu oldu!” iddiası, daha iyi olmak ve daha iyiyi bulmak ihtimalini öldürmek ve dolayısıyla cinayet işlemek değil midir?
***
Daha iyi olmak ve daha iyiyi bulmak arayışının motoru “ihlâs”tır.
Yani samimiyet...
Bu mükemmeli arayıştır ve sonu yoktur.
Belki de mükemmel olan budur.
Aramak ve yetinmemek...
***
Hepimiz nefs sahibiyiz; bu endişe verici...
Ama Allah’tan aynalar var her sabah baktığımız ve yalan söylemeyen...

Dünya Hali
Murat Başaran
06 Temmuz 2005 Çarşamba
Türkiye Gazetesi

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

2009 ·Vefâ Arşivi by TNB