Ha sonbahar gelmiş;
Sarısını hüznümden, serinliğini yüreğimden damıtıp...
Ha gündüze küsmüşüm...
Boynumun büküklüğüne bahanem çok!
Gözyaşı ustasıyım; işsiz...
Ve yalnız...
***
(Sonra seni düşündüm...
Bir an! Ey sevgili!
"Ahir zaman" deyip geçiştirmek çok zor!
Ne kılıcımda kan izi var. Ne muhabbetin dindiriyor acımı. Bu hal nedir?)
***
Şiir aramayın enkazımda...
Ha sonbahar gelmiş; ha gündüze küsmüşüm...
'Aşk yâresi' anlatmaz hâlimi,
Aşk bendim!
***
(Adını koyamadığımız bu işte: Bin kere düşüp, bin kere kalktık ayağa...
Çokça haykırıp, çokça sindik... Aynada suretimiz yok şimdi...)
***
Şimdi bir musalla taşından seyrediyorum gökyüzünü...
Akşam sonrası, alacakaranlık.
Çıplak dalların arasından; koyu bulutlar...
Hiçbir şeyin vakti değil; avlu bomboş...
Sözün bittiği yerdeyim yani...
Yani her şey nafile...
***
(Biliyorum; son nefesten önce ölünmez.
Biliyorum; hâlâ buradayız.
Biliyorum; bu miras bizim...)
***
Gözyaşı ustasıyım; işsiz...
Ve yalnız...
Acımı ezan dindirir!
***
(Uzaklardan edilmiş bir dua uçup gelir başucuma...
Bir anne şefkatiyle okşar başımı...
Kavrulan dudaklarıma bir damla su, karanlığıma aydınlık olur. Kimin duası?)
***
Sarı ve serin bir hüznün kucağında,
Kalbim yangın/üşüyor ellerim...
***
Yazık; bu yangın öldürmüyor...
Yazık; gözyaşı söndürmüyor...
***
(Olsun... Kılıcımda kan değil; gözyaşımın ve duamın izi var...
Bir değil, bin ihtimal daha var!)
Dünya Hali
Murat Başaran
16 Aralık 2003 Salı
Türkiye Gazetesi
Related Posts:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder