Şiir

Şiir
Ben Osmanlıyım

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Hayatta İki Şey

Türkçe... (Mi?)

Türkçe... (Mi?)
Tehlike...

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi…

EV KADINI YETİŞMİYOR

25 Nisan 2013 Perşembe



EV KADINI YETİŞMİYOR
Kemalettin Tuğcu

Ev kadını yetişmiyor! Bu, ıstırap verici, acı acı düşündürücü bir hadisedir. Bunun böyle olduğunun herkes farkında değil. Bilakis, iyiye doğru gittiğimizi sanıyor, kızlarımızın gözlerinin ev dışında olmasını bir medeniyet, bir ilerleme hali zannediyorlar.
Hâlbuki işin iç yüzü böyle değildir.
desek ve böyle olduğu anlaşılsa herkesi büyük bir telaş alırdı.
dediğimiz zaman bunun ne büyük bir tehlike olduğunu kimse fark etmemektedir. Hâlbuki esasında bu, memlekette nebat yetişmemesinden daha acı ve cemiyetimiz adına tehlikeli bir olaydır.
Bizi çekip çeviren, ahlakımızı düzelten, yaşayışımızı düzenleyen evlerdir. Ev kadını yetişmeyince bu evlerin bir otelden farkı kalmaz. Hepimiz avare birer insan olup kalırız.
Gözlerimin önüne, müstakbel bir ev geliyor, bu evin beş tane anahtarı var. Büyük hanım bir okulda öğretmendir. İşi bitince eve döner. Anahtarla kapıyı açar, girer. Yorgun, argın bir köşeye çekilir.
Daha sonra kerime hanımefendi teşrif ederler. Bir dairede memurdur. Onun teşriflerini gelin hanımefendinin bankadan avdetleri takip eder. Daha sonra evin babası, ihtiyar muhasebeci ve evin oğlu mühendis bey gelirler.
Bu beş yorgun, artık gayrete gelip el birliğiyle bir yumurta mı kırıp yerler, hazır yemek mi alırlar bilmem. Benim bildiğim, bu evin ocağının tütmeyeceği, içinde aile hayatının bir türlü yerleşemeyeceği, olacak çocuğun terbiye edilmeyeceği ve hastaların bakılamayacağı bir yer olmasıdır.
İşte şimdiki gidişimiz bu ev tipine doğru bir gidiştir. Cemiyet halinde yaşaması gereken insanlara ilk cemiyet evdir. Ailedir. Bir ailenin bütün fertleri kendi kazançlarının, kendi istikballerinin peşinde bulunursa elbette diğerlerini düşünemezler. Herkes silahı omuzda bir asker gibidir. Kendi işine ve ev dışındaki istikbaline bakar. Fertlerin maneviyatlarını besleyen, onları ana, baba eden evdir.
Tam, tutumlu, bilgili, hamarat, evine bağlı ev kadınları birer birer içimizden eksiliyor. Yerlerine yenileri yetişmiyor. Çok faydalı bir şey olan okumak ve yazmak bizde, çok defa, okuyan kızın kocasına karşı kullanacağı bir silah haline geliyor.
Azıcık bir tazyik karşısında kocadan ayrılıp hayatını kazanmağa kalkışacaktır. Zaten evlenmek üzere olan kızlardan bu çeşit sözleri sık sık işitiyoruz. Kurulan yuvayı ıslaha, o erkeğin huyunu düzeltmeğe, onu ev erkeği etmeğe çalışmadan hemen yollarını değiştirecekler.
Okullarımızdaki ev idaresi, aile bilgisi adına okutulan şeyler, kızlarımıza kâfi bir fikir ve ev terbiyesi verecek durumda değil. Biz kızlarımıza saadeti yokluk içinde bulup yaşatma, erkeği ıslah gibi dersler, aile ahlakı terbiyesi vermeliyiz. Memur bayan, hâkim bayan yetiştireceğimize ev kadını yetiştirmeliyiz.
Fakat maalesef, ev hayatı deyince, günün genç kızı, aklına süpürgeyi ve bulaşığı getiriyor. Düşmandan kaçar gibi ev hayatından kaçıyor, ihtiyaç bahanelerini buluyor, kazancının yüzde onu bile eve girmiyor.
Günün en büyük tasası budur işte.

Yeşilay Dergisi – Ağustos 1976 – Sayı: 513

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

2009 ·Vefâ Arşivi by TNB