Şiir

Şiir
Ben Osmanlıyım

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Hayatta İki Şey

Türkçe... (Mi?)

Türkçe... (Mi?)
Tehlike...

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi…

“Ağır yazı!”

9 Şubat 2010 Salı

Zaman geçip giden bir şey değildir aslında. Onun içinde yol alan biziz... Bu temel yanılsama, hayatın bütün unsurlarını yanlış konumlandırmamıza sebep oluyor” diyor İskandinav yazar ve düşünür L.S. Anderson.
“Bu sebeple durup düşünmek ve anlamak yerine, bir şeylere yetişmeye, bir yerlere varmaya çalışıyoruz. Ama sonuçta hep ansızın karşılaştığımız ölüm oluyor” diye de ekliyor.
Geçen yüzyılın bu önemli düşünürü, maalesef kendi coğrafyasını hak ettiği kadar aşamamış. Halbuki söylediklerinin çoğu altı çizilecek kadar önemli...
Acem şair Reza, dünyanın farklı bir yerinden ve yaklaşık Anderson’a göre iki asır önceden onu doğruluyor adeta...
Şiraz’lı Hüseyin Reza, “Varlıkla yokluk arasında incecik bir çizgi var... Her an kaybolmaya hazır bir çizgi... Biz bu çizginin üzerinde yürüyoruz. Ne tarafa tutunuyorsak düşmemek için; o tarafın esiri oluyoruz. Bu bizim görünen durumumuz ve aslında tamamen bir zandan ibaret... Halbuki varlıkla yokluk arasındaki çizgi biziz. İki taraf da kendisine çekmeye uğraşıyor... Omurgalarımız sağlamsa dümdüz bir görüntü ve hayat sergiliyoruz. Dimdik ve asil ağaçlar gibi... Ve ama omurgalarımız yoksa, kuytu ormanların nemli atmosferinde yaşayan saydam sürüngenler gibi bayağılaşıyoruz...”
Başlangıçta görmek gerekiyor...
Ve bu kolay değil anlaşılan... Yani nasip meselesi...
Bağımsız sinemanın önde gelen isimlerinden Malta asıllı Portekizli senarist-yönetmen Loise Mortez’in dediği gibi;
“Aslında şartları zorlamamak lazım... Doğuştan parmakların çok kalınsa piyano çalmak için uğraşmak, kendine ve zamana ihanettir... Hatta bütün insanlığa... Çünkü her bireyin ortaya koymak zorunda olduğu ve topluma faydalı bir gerçeği vardır. Ve bunu bulup gerçekleştirmek görevidir...”
Bu görüşünden dolayı onun filmlerinde sonu hüsranla biten kahramanlara ve gerçeğini bulup yaşayan önderlere sıkça rastlarız... Ona göre önderlik, hayatın her alanında mümkün... Çöpçülükte bile... Yeter ki insan kendi gerçeğini bulsun... Yani, yalancı dolma parmaklarla mecburiyetten aynı anda ikişer tuşa basarak, piyanist olmak için kendisine ve çevresine zulmetmesin... Piyanonun önünde durmak ve frak giymek, piyanist olmaya yetmiyor...
Başlangıçta gerçeği görmek, aslında evrensel etik değerlerin tamamında işaret edilen bir olgu... İnsana tavsiye edilen bu; “Hırslarından arın. Kibirlenme... Küçüklüğünü keşfettikçe büyürsün... Ruhun bu mertebeye geldiğinde, zâtın kemale erer, saygıyı hak edersin”

“Gökkubbe altında söylenmedik söz kalmadı” tesbiti kısmen doğrudur; her seferinde yeni, anlaşılır ve faydalı bir şeyler söylemek ve üstelik kullanılan dilin edebi seviyesine uygun bir estetik ve derinlikte konuşmak ve yazmak o kadar da kolay değil...
Allah’tan o “söylenmiş sözler” var...
İki türlü faydalanıyoruz:
Birincisi meramımızı anlatırken onlara tutunuyoruz... Bu iyi bir şeydir.
İkincisi ise...
Şimdi söylüyorum... Anlayacaksınız...

Efendim, bu yazı aslında ikinci tür faydalanmayı anlatmak için yazılmıştır ve bir yönüyle baştan aşağı deli saçmasıdır...
Neden? Çünkü yukarıdaki bütün kişi ve sözleri ben uydurdum...
Aralara da, iki iki daha dört eder kabilinden, itiraz etmesi zor ve herkesin bildiği gerçekler serpiştirdim...
Ve itiraf ediniz; oldukça etkileyici gözüküyor değil mi?
O kadar kitap okuyorum, film seyrediyorum, dünyayı ve gidişatını takip ediyorum ama şöyle hakkıyla iki çift “alıntılama” yapamıyorum...
Engin kültürümü ve dipsiz birikimimi sergileyemiyorum...
Neyse... Nasip...
Bundan sonra sıkıştıkça arada bir uydururum ben de...

Dünya Hali
Murat Başaran
09 Mart 2005 Çarşamba
Türkiye Gazetesi

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

2009 ·Vefâ Arşivi by TNB