Şiir

Şiir
Ben Osmanlıyım

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Hayatta İki Şey

Türkçe... (Mi?)

Türkçe... (Mi?)
Tehlike...

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi…

Atraksiyon

9 Şubat 2010 Salı

“Anladım işi, sanat, Allah’ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış...”
.....
Sanat, insanı şaşırtmak ve hayrete sürüklemek için ortaya konacak bir sirk hüneri olmamalıdır!” diyebilir miyiz?
Diyebiliriz.
Hoşça vakit geçirmenin ötesinde insana bir şey katamayan ameliyeler, olsa olsa spor olur.
“Arayış”tan mahrum sanat, “ilginç” olma telaş ve iddiasına hapsolmuş bir “gösteri” gayretiyle sınırlandırır kendini ve ruha hitap edemez.
Arayışın sonu olmadığı için, kendini “olmuş” sayacak bir gerçek sanatçıya da rastlayamayız.
Onlar “güzel”in ve “hakikat”in peşinde yolcudurlar; yaşadıklarının ve hissettiklerinin tarifini “sanat” olarak ortaya koyarlar.
Biz de nasipleniriz.
.....
“Öyle bir mısra söyleyeyim ki, benzersiz olsun ve herkesi kendime hayran bırakayım” niyetiyle kaleme sarılanların performansı, okul kitaplarındaki “orman sevgisi” şiirlerini aşamıyor. Gülümsenecek bir “atraksiyon” olarak kalıyor.
Çünkü sanat, heves ve konfor düzlemindeki arzularla yeşeremiyor; yeri geliyor, “ciğerinden kalemine kan çektirecek” çetin ve derin yaşayışları mecbur kılıyor.
Hani gazetecilerin sahiplendiği ve pek fazla da haklı bulmadığım, “Sonradan olunmaz, ancak doğulur” esprisi, sadece sanat için geçerli olabilir.
Tohum lazım...
Toprak lazım...
Uygun da bir iklim lazım...
Ve işin sırlı bir tarafı da şu ki, yeşermek ve çiçeklenmek için bir de “nasip” lazım...
.....
İşin kalıp kısmı...
Şiirde ölçüyü tutturmak, kafiyeyi oturtmak...
Veya resimde ağırlık merkezi, perspektif, renk uyumu vs.
Gayretle ortaya çıkartılabilecek hususiyetlerdir.
Ama bu gayretler tek başına şiir için, resim için velhasıl sanat için yeterli değildir.
Çünkü ben sanatın muhatabıyım ve sorarım:
- Ruhumu okşayacak rayiha nerede?
O rayiha ki, ruha zenginlik ve derinlik katacak, arayış yolculuğuna ışık tutacak.
Ve “aşk” derecesinde bir tutkudan damıtılmış olacak ki, her zerresi “samimiyet” koksun...
.....
Yine Üstad’dan;
Şiir, ham ve cılk bir duygu hali değil, üstün ve mamul bir idrak işi; ve hiçbir sınırda durmaksızın mutlak hakikati ebediyen arama faaliyeti...
Şiirde usul, mutlak hakikati ilmin açık ve hep genişliğine arayıcılığı karşısında, gizli ve hep derinliğine kollayıcılık. Böyle olunca, şiir bildirmez (tebliğ etmez), sindirir (telkin eder).
.....
Zorla ve sonradan sanatkâr olunmuyor demek...

Dünya Hali
Murat Başaran
30 Haziran 2004 Çarşamba
Türkiye Gazetesi

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

2009 ·Vefâ Arşivi by TNB