Şiir

Şiir
Ben Osmanlıyım

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Hayatta İki Şey

Türkçe... (Mi?)

Türkçe... (Mi?)
Tehlike...

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi…

Postacının suçu ne?

10 Şubat 2010 Çarşamba

Medeniyet kavramı giderek muhteva değiştiriyor galiba... Medeniyet bir değerler bütünüdür. Ve bu değerlerin, değer kabul edilebilmesi, ahlaki normlara uygunluğuna bağlıdır.
Zaman geçtikçe ve teknoloji ilerledikçe - bilim ilerledikçe demiyorum, bilimin sonucu olan teknoloji ilerledikçe- medeniyet kavramı ahlaki bir zaafa uğradı...
Artık medeniyetin ağırlığını, toplumların kültürel katkıları değil, teknolojik katkıları oluşturuyor.
Yani neredeyse medeniyet = teknoloji...
(Böyle sıkıcı bir giriş için özür dilerim...)
* * *
Bu yeni medeniyet kavramı hayatımıza çok şey kazandırdı; inkar edemeyiz... Öncelikle hız... Ve sonra konfor...
Bir çok şey sıralamak mümkün.
Ancak ben teknolojinin hayatımızdan silip attıklarını önemsiyorum daha çok....
* * *
Eskiden köşebaşlarında, çoğu zaman manavla bakkalın tam arasında, büyükçe sarı posta kutuları bulunurdu.
Çünkü o zamanlar mektup yazardık. Mektup için gerekli malzemeler ve nihayetinde pul, genellikle posta kutusuna en yakın bakkal veya tuhafiye ve eğer varsa mutlaka kırtasiyede satılırdı.
Siz çocukken “bi çizgisiz kâğıt, bi zarf” siparişiyle yollanmadınız mı hiç bu dükkanlara... Ve kağıdı buruşturmadan götürmek için kırk küsur tutuş şekli deneyerek dönmediniz mi eve?
Ve o mektup yazıldıktan sonra sarı kutuyla randevunuz olmadı mı? Pulun zamkının tadı hakkında düşünmediniz mi hiç?
* * *
“Bak postacı geliyor” şarkısı, postacının gelişini bütün duygusallığı ile anlatacak bütün gerçek şarkıların ve şiirlerin önünü kesmiştir maalesef.
O bir çocuk şarkısıdır ve üzerinde durmaya değmez...
Halbuki postacının gelişini beklemek, heyecanlı, hüzünlü, sevinçli ve bazan da korkulu bir “yaşamak”tır...
Postacı duygu taşır. Postacı hayallerimizle aramızdaki köprüdür.
Ama şimdi... Şimdi kimse postacıyı beklemiyor.
Çünkü onlar artık sadece fatura taşıyor. Elektrik, su, doğalgaz, telefon faturaları ve kredi kartı ekstreleri...
İçinizde son günlerde dört gözle postacıyı bekleyen oldu mu?
Yazık postacılara...
Eskiden yükleri mutluluk, dağıttıkları sevinçti...
Artık gelmeseler de olur...
* * *
Ve mektubun yerine koyduğumuz ucube: mail...
Mail’li aşklar, gerçek aşkların sahip olduğu bütün değerlerden mahrumdur... “Anında görüntü” herşeyin hızlı başlayıp hızlı bitmesi demektir ki, bekleyişin o yakıcı lezzetinden uzaktır.
* * *
Velhasıl...
Teknolojinin kazandırdığı ne varsa hepsine alternatif bulabilirsiniz...
Ama teknolojinin kaybettirdiklerinin kazası yok...
Yani;
Bir mektubu...
“Sevgili” bir mektubu öpüp koklayabilir...
Hatta onu kalbinizin üzerine bastırıp tatlı düşüncelere dalabilirsiniz.
Ancak ekrandaki maili ne koklamak mümkün, ne de öpmek...

Dünya Hali
Murat Başaran
23 Ekim 1999 Cumartesi
Türkiye Gazetesi

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

2009 ·Vefâ Arşivi by TNB