Şehrin bütün sarı yaprakları...
Serin ve nemli...
Yüreğime düşüyor; erken bir sonbaharın ortasında...
Hüzün topluyorum yürüdüğüm yollardan...
Herkes gibi, herkesin arasında...
Eskice bir pardösü, üzerimde iğreti...
Ellerim ceplerimde; ellerim utangaç...
Yürüyorum; yüreğimde yapraklar...
Yürüyorum, yüküm artıyor...
***
Çocuktum ben de; işte ilk mektebim...
Önünden geçmiyorum. Ama orda, dikkatli bakarsanız; sarı eski bina...
Gençtim ben de; işte aşkımı yolladığım postane...
Merdivenlerinden uçarak çıktığım...
Şimdi yanına yaklaşamadığım...
Sarı postane...
***
Sarı mı bütün geride kalanlar; eskimiş ve sararmış mı yoksa?
Yoksa ben mi eskimişim, sonbahar sarısında?
Yapraklar sarı...
Üşümek sarı...
***
Bulut mavisi...
Kar beyazı...
Bahar yeşili...
Gül kırmızısı...
Ve dahi kan kırmızısı...
İdim...
Ben rengarenktim...
Üşümezdim...
***
Kelimelerim de renkliydi...
Siyah beyaz bir fotoğrafı anlatırken bile...
***
Sormaya korkuyorum...
Ben bu uzağın içinde ne arıyorum?
***
Sarı, nemli, cansız yapraklar...
Yüreğimde çoğalıyor...
Yürümek zorlaşıyor...
Akşama kalmadan bir kapı bulmalıyım açılacak...
Bir kapı, yabancı gelmeyen...
Yabancı olmadığım...
***
Ya da...
Vazgeçmeliyim aynaya bakmaktan...
Dünya Hali
Murat Başaran
28 Eylül 2005 Çarşamba
Türkiye Gazetesi
Related Posts:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Yorum:
Yorum Gönder