Şiir

Şiir
Ben Osmanlıyım

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Hayatta İki Şey

Türkçe... (Mi?)

Türkçe... (Mi?)
Tehlike...

Okudum Not Aldım

Okudum Not Aldım
Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi…

Hepimiz Osmanlıyız!.. - I -

27 Ağustos 2010 Cuma

> Washington DC

Sene 1952, Başvekil Adnan Menderes, Fransa’ya resmi bir ziyaret yapar. O ziyaret esnasında Hanedan-ı âli Osman’dan bazı kadın âzâların Fransız ordusunda çamaşırcılık yaptığını öğrenir. Buna çok üzülür, kalbi burkulur. Türkiye’ye dönüşünde Çankaya’ya çıkar. Reis-i Cumhur Celal Bayar’dır. Başvekil, ziyaretine dair malumatı arz ettikten sonra Hanedan mensubu kadınların içine düştükleri perişan vaziyeti dile getirir.
Merhum Başvekil şunu der:
-Bunlar, bu millete 650 sene hizmet etmiş bir ailenin ferdleridir. Şu oldu-bu oldu, doğru yanlış, her ne ise şu ân memleket haricindeler ve vaziyetleri de hepimizin hicaptan yüzünü kızartacak hâldedir. Zât-ı âlilerine şunu teklif ediyorum “vatana kabul edelim, bari kendi ordumuzda aynı işi yapsınlar.” Bayar, olanca gaddarlığını takınarak teklifi reddeder “hayır!” Zira “Atatürk, seni sevmek ibadettir!” diyen kıdemli bir ittihatçının böyle bir teklifi kabul etmesi kendini inkâr olacaktır. Cevap üzerine Menderes, masadan boş bir kâğıdı kaptığı gibi istifa istidasını yazar ve odayı sür’atle terk eder. Muhatabı, merkepten düşmüş gibidir. Arkasından baka kalır. Kendini toparlar toparlamaz da adamlar koşturur. Galip gelen zarif Menderes’tir. Böylece kısa süre sonra “Hanedanın kadın azalarının yurda kabulüne dair kanun” ismiyle bir kanun çıkartılır. Sadece Hanımlara yol açılmıştır. Bazıları gelirler. Çünkü bu defa da aileler parçalanmaktadır. Çoğu kırgındır. Bazı erkekler ise İstanbul’u uzaktan da olsa bir kere seyredebilmek için Boğazdan transit geçen gemilere binerler.
Hanedanın erkek üyelerini kabulü için 1974 yılına kadar beklemek gerekecektir.
1960’lı yılların sonuna doğru Kadir Mısıroğlu OSMANOĞULLARININ DRAMI ismindeki fevkalade kıymetli eserini hazırlamak için yaptığı araştırmalar zımnında Fransa’nın Nice şehrine de gider. Sultan Abdülaziz Han’ın oğlu Şehzade Mahmud Şevket Efendi, burada yaşamaktadır. Çektikleriyle şehzadeyi civanbaht mı, şehzadeyi bedbaht mı olduğu münakaşa mevzuu olacak olan şehzade, yatalak kızı Nermin Sultan’la birliktedir. Ressamlık yaparak hayatını idame ettirmektedir.
Muhterem Mısıroğlu ile şehzade Efendi’nin konuşmalarında Şehzadenin şu hükmü, muhteşem bir tarihi tesbittir. Şöyle der:
-Erkek âzâlara da izin verecekler. Fakat Saray terbiyesi ile büyümüş nesiller vefat ettikten sonra.
Burada anahtar kelime Saray Terbiyesidir.
Sene 1974, CHP-MSP iktidarı iş başındadır. Başbakan Bülent Ecevit’tir. Komünist militanlar için af çıkartılacaktır. Demokratik Parti Konya Milletvekili Hasan Korkmazcan ve bir kısım arkadaşlarının teklifiyle çıkacak kanuna bir fıkra daha eklenir. O fıkra, Osmanoğulları’nın erkek evladının da Türkiye’ye gelmesine imkân vermektedir. O sırada birçok kimse bu kanuna muhalefet etti. Anarşist ve komünistlerle birlikte bir af hazmedilemiyordu.
İmkân veya izin değil de af.
Kim kimi affedecekti?
Kim kimi affetmişti?

Entellektüel Boyut - Rahim Er
28 Eylül 2009 Pazartesi
Türkiye Gazetesi

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

2009 ·Vefâ Arşivi by TNB